|

Nejat Bey ve Büyük Değişim

Üniversite-Eğitim ve Araştırma Hastanesi İşbirliğinin Güzel Bir Örneği: 

 

Sayısız kez açılışlarda, 100’den fazla konferans ve panelde konuşma yapmama rağmen, ikinci kez bir kürsü konuşmamda yine duygularıma hakim olamadım. Halbuki kendime söz vermiş, sürekli telkinde bulunmuştum, ama olmadı. Duygularımın ve doğallığımın esiri oldum yine.  İlk duygularıma hakim olamadığım konuşmam;  Katip Çelebi-Tepecik Pediatri Ailesi ile ortaklaşa Isparta’da yapılan SDÜ Pediatri 20. yıl kutlaması nedeniyle yapılan sempozyumun açılış töreninde olmuştu. Genç bir uzmanken; İzmir’de uğradığım haksızlıklar sonrası hayatımın en zor dönemlerimin birinde bana yardımcı doçent olarak kapılarını açan, yeni bir başlangıç yaptığım, acı tatlı günlerimin geçtiği, yararlı işler yaptığıma inandığım SDÜ Pediatrideki  başlangıçtan itibaren anılarım göz önüme gelmişti, kelimeler boğazımda düğümlenmişti. Bazı arkadaşlar “biz senin bu kadar duygusal olduğunu  bilmiyorduk hocam” demişti. Bu sefer de benzer duyguları kısa süre önce kaybettiğimiz, 4 yıldan fazla süre beraber çalıştığım değerli dostum merhum Nejat Bey anısına yapılan “Dr. Nejat Aksu Konferans Salonu” açılış törenindeki konuşmam sırasında yaşadım.

Şubat 2012’de ikinci kez adım attım Tepeciğe. İkinci kez diyorum çünkü daha önceki 9 senelik İzmir maceramın sonunda genç bir uzman olarak büyük heyecanla çalışmak için  ilk başvurumu yaptığım yerdi burası. Tepecikte kadro boşluğu vardı, çocuk endokrinolojide ihtiyaç da vardı, ilk görüşmem çok olumluydu, sevinçle gitmiş, eşime sarılmıştım. Ama ikinci görüşmemde hayallerim yıkılmıştı. Nedenini çok anlayamadım ve çok da sorgulamadım doğrusu. Ama içimde o burukluğu uzun süre hissettim.

Ve ikinci buluşma. SDÜ’de yapacaklarımı yapmıştım, artık SDÜ’de yönetim değişmiş, yönetim anlayışı da bozulmaya başlamıştı. 9 senemizi verdiğimiz SDÜ’den artık ayrılma vakti gelmişti. İzmir’de yeni bir üniversite kuruluyordu, yeni bir heyecan, yeni bir soluk. Tam başka bir  üniversiteye geçmek üzereyken İKÇÜTF için bir fırsat oluştu.Sonrasında büyük bir heyecanla tekrar İzmir’e geldim, benim için yeni bir başlangıçtı. Afiliye hastanede çocuk kliniği yoktu, başka hastanelerde çalışma taleplerine arkadaşlarımızla elimizden geldiğince karşı durmaya çalıştık, orada klinik kurmak için çok çaba sarfettik,  ama bürokrasideki engelleri ne yazık ki aşamadık. 6 aylık sürenin sonunda üniversitemizin ve Sağlık Bakanlığımızın uygun görmesi ile Tepecik EAH’de görevlendirildim.

Yıllar boyunca kendine has bir kültür ve düzen oluşturmuş bir yerde çalışmak zordu. İlk adımımı attığımda geçmiş tecrübelerimin de etkisiyle biraz endişeli gittim doğrusu. “Kendini ispatlamış ve işini iyi yapan, belli bir kariyere ulaşmış biriydim” diye düşünüyordum artık. Ama yine de endişeliydim, çoğu kişiyi tanımıyordum.” İşin zor, Tepecik dışarıdan kimseyi kabul etmez, seni çalıştırmazlar” diyenler vardı. “Olur mu öyle şey, devletin hastanesi, kimsenin özel mülkü değil”diyordum içimden. Zaten orada çalışmak benim kişisel tercihim de değildi. İşte tam bu sırada karşılaştık Nejat Bey’le. Başhekim vekiliydi ve beni ilk karşılayan oydu. İlk algım son derece kibar, sessiz ve derin biri olduğu yönündeydi. Daha önce hiç karşılaşmamıştık. Hayırlı olsun dedi, bana hemen kendi servisinden bir oda hazırlattı, donattı. Bir arkadaşa talimat verdi, bana kliniği gezdirdiler ve çalışanlarla tanıştırdılar. Hemen klinik şefleri ile bir toplantı yapıldı, isteklerimin çok olmadığını görünce sanırım herkes rahatladı. Nejat Beyin servisinden çocuk endokrinoloji kliniği için 5 yatak, bir poliklinik odası ve poliklinik için bir asistan verilmesine karar verildi. Servis hastalarıma da Nejat Beyin servisinden asistan arkadaşlar bakıyordu. Gün geçtikçe rahatlıyordum ama kendimi geçici misafir gibi gördüğümden kendimce bazı yanlış gördüğüm şeylerin de üstüne gitmiyordum açıkçası. Ne de olsa ilk kez şeflik sistemiyle tanışmıştım. Sadece gözlem yapıyor, anlamaya çalışıyordum. Herkesin kendine göre bir sıkıntısı ve derdi vardı klinikte. Anladığım kadarıyla önceki dönemlerde bazı kırılmalar yaşanmış, gruplaşmalar ve ayrışmalar  da olmuştu. İletişim kopuklukları vardı, ben sadece gözlem yaptım 1,5 yıl. Hayatımda ilk kez bir müfettiş soruşturmasına da bu dönemde girdim, ifadem alındı. Ancak geçmişe dair iddialara ve suçlamalara  çok fazla söyleyecek bir şeyim yoktu.

Bana uygun görülen poliklinik hem küçük hem de havasızdı. Uzunca bir süre  burada çalıştım ancak polikliniğe inip birebir poliklinik yaptığımdan olumsuz koşullardan bir ara çok ciddi rahatsızlık geçirdim. Çoğunlukla rotasyon halinde çalışan asistanların olduğu biraz daha geniş yandaki genel poliklinikle polikliniğimi değiştirme konusunda  talebim oldu. Şartlar öne sürülerek önce  talebim uygun görülmedi. Birgün poliklinikte Nejat Beyi Başhekim Vekili olarak dolaşırken gördüm, durumu arzettim, bizzat odaları gösterdim. “Haklısınız Bumin Bey” dedi. Hemen işlemleri başlattı ve değişiklik gerçekleşti. Belki bazıları için küçük benim için ise çok değerliydi bu davranış. Nejat Bey’e saygım ve sevgim giderek artıyordu.

Bu süreçte Yeşilyurttaki afiliye hastanede çocuk kliniği kurma girişimlerimiz ve gayretlerimiz hep devam etti, ama ne yazık ki bizim dışımızdaki nedenlerle yine başarılı olamadı.  Dönem 4 eğitimi başlamak üzereydi. Daha sonra YÖK ve Sağlık Bakanlığı uygun görüşü ile   Üniversitemiz ile İzmir Valiliği arasında  Tepecik EAH Hastanesi için  işbirliği protokolü imzalandı. Süreç içinde kendiliğinden gelişen bir durumdu. Kliniğin Eğitim Sorumluluğuna getirildim. Kaderin bir cilvesiydi sanırım. Artık misafirlik bitmişti. Ortak çalışma ve ortak belli hedeflere kilitlenme zamanıydı. İşimiz zordu, iki kurumun birlikte yaşamasının bir takım zorlukları vardı. Daha ilk günlerde kliniğimizin duvarlarına, kapılarına “Katip Çelebi Tepecik’ten elini çek” afişleri asılmış, basın açıklamaları yapılmıştı. Anlam verememiştim doğrusu daha işin başında oluşan bu ön yargıya. Hiç tanımadığımız, bizlerle bir kez bile konuşmamış insanlar çok olumsuz şeyler söylemişler, adeta yargısız infaz yapmışlardı.  İşimiz zordu anlaşılan. İşte bu süreçte büyük değişim ve gelişim başladı. Arkadaşlarımızla gece gündüz çalıştık. Mümkün olduğunca katılımcılık sağladık, kurumsal ve kişisel ayrımcılıktan uzak durmaya çalıştık. Tepecikte Çocuk Kliniği son çıkan kanunlara ve yönetmeliklere uygun bir hale getirilirken,  büyük resmi ısrarla görmek istemeyen, gelişim ve değişimi hazmedemeyen bazı kimseler olsa da gücüne ve potansiyeline uygun şekilde Türkiye’nin her açıdan en iyi Çocuk Kliniği olma hedefi yolunda hızla ilerliyordu.

Bu değişimlerden en önemlilerinden biri çocuk yan dal servisinin kurulma girişimiydi. Çocuk kliniğinde tüm yan dallar olmasına rağmen bazı benzer hastanelerdeki gibi bir yan dal servisi olmadığından, yan dal hocaları ve uzmanları hastalarını normal servislere yatırıyor,  kendi hastalarını takip ve tedavide sorunlar yaşıyor, eğitimde  aksaklıklar oluyordu. Yan dal servisi için en uygun yer Nejat Beyin Servisiydi. Bu düşünceyi ilk olarak Nejat Beye biraz da çekinerek anlattım. Ayrıca genel pediatri servis sorumlularının rotasyonla değişmesi gerektiğini düşündüğümüzü de söyledim. Bu değişiklik belki de en çok onu etkileyecekti. Yıllardır sorumlusu olduğu, aile ortamı kurduğu servis ortamını bir anda bırakacaktı. Bu değişiklik yönetmelikle kaldırılan ama hala klinikte uygulanmaya devam edilen şeflik sisteminin  pratik olarak da kalkması demekti.  İnanılmaz olumlu karşıladı, “daha önce yapılmalıydı” dedi. Belki bunu çok kimse anlayamaz. Bu çok ciddi bir değişiklikti. Bu Nejat Bey’in ne kadar  ileri görüşlü ve mantık insanı olduğunun en önemli göstergesidir diye düşünüyorum.

Bundan sonra yapılan bir sürü ciddi değişiklik ve yenilenmede hep bu mantık doğrultusunda hareket etti. Karşı olduğu ve gerçekleşen şeyler de oldu, ama hiç sorun çıkarmadı, alınan kararlara elinden geldiğince uymaya çalıştı. Bunların bazıların da “ben yanlış düşünmüşüm, siz haklıymışsınız, güzel oldu” dediğini de hatırlıyorum. Bu kadar da olgun bir insandı.

İzmir’in en büyük çocuk kliniklerinden biri olan Tepecik EAH Çocuk Kliniği  son 3 yılda daha iyi hizmet ve   eğitim yolunda geçmişin güzelliklerine sahip çıkarak büyük değişim ve gelişim geçirdi. Son yıllarda sağlıkta yaşanan büyük değişim ve gelişim çocuk kliniğine de yansıdı. Klinik açısından birçok ilk yaşandı.Geçmişi bilen ve içeride yaşayanlar iyi bilir. Toplamda 50’ye yakın maddedir yapılanlar.  Sağlık Bakanlığımızın kalite, daha iyi eğitim ve hizmet hedefleri doğrultusunda yapılmıştır. Bazıları Tepecikte çocuk kliniği için devrim niteliğindedir. Başta arkadaşlarımızla birlikte arzuladığımız  hedeflerin çoğu gerçekleşti çok şükür. Bilimsel ve sosyal faaliyet anlamında klinikte adeta bir patlama yaşandı. Sonuçta  birçok yere  örnek model olabilecek bir oluşum ortaya çıktı. Zaten var olan büyük potansiyel güçlü bir şekilde dışarıya açıldı. Koridorlarda dolaşan dönem 4 öğrencileri ayrı bir heyecan getirdi asistanından hocasına herkese. Öyle ki tıp fakültesinde en beğenilen staj pediatri seçilmişti, bunda her iki kurum çalışanlarının da emekleri büyüktü. Öğrenciler yeni kurulan bir kurumda eğitim almalarına rağmen çok güçlü bir kadro ve hasta çeşitliliğinden yararlanıyorlardı. Yapılan değişikliklerle ve değişen anlayışla belki de şu an Tepecik EAH Çocuk Kliniği üniversite ortamına hazır en uygun klinik olma özelliğine sahiptir.  Kanımca yapılanlar  yıllar geçtikçe daha iyi anlaşılacaktır.

Kaldı ki iki farklı kurumun aynı çatı altında bulunması zordu. Buna rağmen  düzenli olarak toplanan, çok önemli kararlara imza atan,  şu an mevcudu 30 kişiye ulaşmış çocuk kliniği akademik kurulunda bu değişiklikler yapılırken,  bir kez bile bir kavga ve ciddi tartışma ortamı olmadı. Kimseye bir zarar verilmedi. Hatta o zamanın Başhekimi hocamız şahsen bana “Hocam siz geldiniz rahatladık, şimdiye kadar her gün şikayet dinliyorduk” demişti. Tepecik EAH Çocuk Kliniğinin temellerinin sağlam olması, diğer hocalarımız ve arkadaşlarımızın destekleri ve azimleri yanı sıra Nejat Beyin olgunluğu ve ileri görüşlülüğü bu değişikliklerin barış ortamında yapılmasında en büyük etkenlerdir kuşkusuz.  Doğal olarak köklü kurumlarda değişim ve yenilik yapmak, yeni bir anlayış getirmek zordur. Değişim süreçlerinde tutucular, eskiye özlem duyanlar ve yeni ortama ayak uyduramayanlar olması doğaldır. Nejat Bey bu süreçte içten ve dıştan çeşitli nedenlerle yapılan baltalama çalışmalarına,  çirkin iftira ve karalama kampanyalarına destek vermemiştir. Fitne  ve fesat ortamına yol açacak söylemlerden ve hareketlerden kaçınmıştır. Pediatri Kliniğinin birliğine her zaman çok önem vermiştir. Bunları hayatım boyunca unutmam mümkün değildir.

Evet, Nejat Bey daha önce de belirttiğim gibi asil, beyefendi, kibar,  çok çalışkan, özgül ağırlığı yüksek ve lider  bir kişilikti. Dar bir çerçeveye hapsedilemeyecek kadar değerli, etiketler üstü bir insandı.  Mesleğine aşıktı.   Hiçbir eğitim toplantısını  kaçırmazdı. Moderatörlüğünü yaptığı büyük olgu sunumu toplantıları kendi adıma en çok zevk aldığım toplantılardı. Özenle hazırlanır ve çok ustaca yönetirdi bu toplantıları.  Her zaman fikir aldığım, söylemlerine değer verdiğim bir insandı. Mevcut koşullarda elinden gelenin en iyisini yapmıştır, farklı koşullarda bulunsaydı çok daha iyilerini de yapmaya muktedir bir insandı şüphesiz. Değişen koşullara sağladığı uyum da bunun en büyük göstergesidir.    Uzun yıllar beraber çalışmak, tecrübelerinden istifade etmeyi arzuladığımız bir hocamızdı. Ancak ani vefat nedeniyle nasip olmadı. Artık bundan sonra onun yetiştirdiği talebelerine ve bizlere  düşen görev; bayrağı daha yükseklere taşımak, her durum ve şartta “Nejat Bey olsa ne yapardı, nasıl davranırdı” sorusunu kendimize sormak, isminin aziz hatırasına saygılı olmaktır.

 

Mekanı cennet olsun, Allah rahmet eylesin.

Dr. Bumin N. Dündar

Büyük Değişim ve Gelişimin Hikayesi (Tıklayın)

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir